Kanla zulümle kazanılan devlet ile servet meşru olamaz. Hududullah buna cevaz vermez.
Filozof Hobbes “Hukuk ahlâkîliği yarattı, ahlâkîlik hukuku değil” diyor. Açıkçası “Yasayı yapan otoritedir, hakikat değil”.
“Ahlâk nizamı”nın hakimiyet ve devlet anlayışının temelinde “Adalet” var. O nedir?
“Adalet hem Kur’an ve hadiste hem de İslâm ilimlerinde birkaç anlamı ifade edecek şekilde kullanılmış mühim bir kavramdır. Fıkıh (hukuk, muamelat ve siyaset) dilinde adalet hakkı hukuku tanımak, herkese hak ettiğini ve hakkını vermek, her şeyi hak ettiği yere, hak ettiği şekilde koymak, onları en doğru ve uygun şekilde kullanmaktır. Osmanlıların çok kullandığı ihkâk-ı hak da hakkı-hukuku tahakkuk ettirmek, adil davranmak, hakkı gözetmek, ayrıca hakkın ve hukukun çerçevesini çizip insanlara anlatmak, benimsetmek mânalarına gelir. Bu mânada adaletin karşıtı zulümdür.
Hakkı tanımak aynı zamanda Allah’ı tanımaktır. Onun için hakikatı örtmek ve nankörlük mânasına da gelen küfür yani Allah’ı inkâr etmek insanın kendisine ve başkalarına karşı işlediği en büyük zulümdür.
Adaletin ahlâk ilmindeki kullanımı aynı kökten gelen ve denge, âhenk, ölçülülük, yumuşak huyluluk mânalarını ifade eden itidale denk düşer. Kur’an’da Müslümanları ve onların hususiyetlerini ifade etmek için kullanılan “vasat ümmet”teki “vasat” kelimesi de ahlâktaki itidal mânasına tefsir edilmiştir. Bu mânada adaletin zıtları her konuda ifrat ve tefrittir.