Bir kitap daha bitti. Daldan bir yaprak düştü. Sokaktan geçen hurdacının sesi dalga dalga yayılıyor.
Şöyle uzanıp baktım pencereden, kara-kavruk bir oğlan. Hurda arabasının üzerinde hurdaya çıkmış bir bisiklet.
Rüzgar yok, dallarda hareket yok, güneş şehrin üzerine abanıyor, şehrin üzerinde griden kahverengine doğru uzanan bir bulut. Bulut değil sis. Bir yaz öğle sonu yaşanıyor. Bitkin, tatsız, isteksiz. Saatin tik-takları duyuluyor. Saat bizi bugünden yarına taşıyor. Bunu anlayan var mı?
Yarın diye bir şey var mı?
Yarını düşünenler döviz bürolarındaki ışıklı tabelalara bakıyor. Köylünün gözü gökte. Rahmet damlamadı gitti. Bu gidişle yağmur duasına çıkılacak. Siyasîler bir yerde toplanacak, halkın...