Geçen haftaki yazımızda şöyle demiştik: Asıl tuzak “cebrî” olarak kabul ettiğimiz kapitalizmin kanunlarıdır. Tüm dünyada, hemen bütün alanlarda “gücün hukuku” yürümektedir. Bunun sıfatı “evrensel”dir. Eğitim, bilim, iktisat, ticaret, siyaset, sanat vb. bu kanunlar ile belirlenir, biçim kazanır, yönetilir.
Bu kanunlar (Tanrıtanımaz bilim - teknoloji - sanayi - endüstri - felsefe - iktisat - siyaset - sanat) dünyayı nereye getirdi?
Şuraya getirdi: Dünyanın tüm kazancının %90’ına %10 nüfus el koyuyor.
Muasır medeniyet budur.
Bütün dünya bir gemide, biz de içindeyiz. Binmişiz bir alâmete gidiyoruz kıyamete.
Dünyanın her yerinde şu an, şu saatte reel-politik; reel-iktisat vb. alanlarında neler oluyor? Suriye’de, Irak’ta, Hong Kong’da, Fransa’da, Yemen’de, Çin’de, ABD’de, Afrika’nın her köşesinde televizyona yansıyan ne manzaralar var? Kapalı kapılar ardında neler oluyor? Sanal ticaretin yekunu nedir, sosyal medyada kim kimi linç ediyor?