Önce bir araştırma: “Z Kuşağı” öğesine yapılmış. Şu anda sıfır-on sekiz yaş arasındaki çocuklara bu ad verilmiş. Araştırma neticelerini televizyondan öğrendim.
Bu çocuklar (artık hepimiz biliyoruz) cep telefonu (ki ilk mektep talebesi de kullanıyor) tablet, internet, bilgisayar, yani teknoloji tutkunu. Elindeki kitaba, okulda öğretmeninin anlattıklarına konsantre olamıyorlar. Yukarıdaki aletleri bilgi edinmek için değil, oyun oynamak için kullanıyorlar. Oyunların muhtevası ayrı bir yazı konusu. Bu tutkuyu ben bizzat büyükler ölçeğinde de izledim. Bir medya merkezinin büyük salonu. Yirmi masa yirmi bilgisayar. Kedi adımlarıyla tüm masaları çaktırmadan kolaçan ettim. İki kişi yazı okuyan (uzaktı ne okuduklarını anlayamadım) ötekiler oyun oynuyor.
Şimdi soruyorum: Z Kuşağı’na okutmak üzere mekteplere “100 Temel Eser” tavsiye etsek işe yarar mı? (Tuhaftır ve komiktir ki işin esası, şu kitap bu kitap seçilmiş diye münakaşa ediyorlar)
Kafayı taktığım nokta şurası: İnsanlar mı teknolojiyi kullanıyor, teknoloji mi insanları esir alıyor? (Kumanda senin elinde istediğin kanalı açarsın, gibi kolaya kaçmayın. Kanallardan biri sizi ansızın yakalar hiç haberiniz olmaz. Zaten cep telefonu cebinizde, geçmiş olsun.)
Kafaya takın bakalım “Z Kuşağı” hangi kültüre hangi sanata meyledecektir.
Esasen oyun ve eğlence olsun diye kaleme alınan, çok satan postmodern romanlar uygun mudur?