Osmanlı’da 300’ün üzerinde şerbet çeşidi varmış, altı binin üzerinde de yemek türü. (Türk mutfağı bu sebeple dünyanın Çin ve Fransızlarla beraber en önemli mutfağıdır.) Bu bilgileri meşhur Hacı Abdullah Lokantısı sahibi Abdullah Korun veriyor (Milliyet – Ek. 18 Temmuz 2010). Hacı Abdullah Lokantası’ndan önce Hacı Salih Lokantısı kurulmuştur. II. Abdülhamit’in emri ile 1888’de açıldığı söyleniyor.
Bu lokantada yıllarca çalışan Abdullah Korun sonraları üç arkadaşı ile işletmeyi devralıyor ve geliştirerek günümüze ulaştırıyor.
Osmanlı’da lokanta kültürü yoktu (otel de yoktu). Yani misafiri (yabancıyı, yolcuyu, garibanı para ile ağırlamak bize uymuyordu. Biz yedirir, yatırır, yolcuyu yola vururken cebine bir de yol harçlığı koyar(mışız). Hey gidi günler.
Bu “Şerbet” konusunda çok yazdım, yine yazacağım. Sağlıklı bir içecektir. Bakın limonata da usulüne uygun yapılırsa öyledir. Uludağ firması limonata üretti, diğerleri onu takip etti. Benim teklifim fabrika işi değil, el işi.
Efendim madem Osmanlı Mutfağı ile övünüyoruz; öyleyse şu şerbete yeniden can verelim.
İstanbul’daki tarihi sebillerin birkaçını “şerbetçi” olarak yeniden sahneye sürelim. (Kadıköy’deki Şerbetçi Ali Baba örnek alınabilir. Alanında tek çünkü.)