(Bu yazı yirmi yıl önce bu sütunda yayımlanmış. “İklim krizi” ve Marmara’da “müsilaj” münasebeti ile ibret-i âlem için yeniden yayımlıyorum)
Bu hikâyeyi bu sütunda belki de anlattım, ama olsun, tekrarında fayda var. Efendim bendeniz orta öğrenim sırasında resme meraklı idim. Lise bitince o yıllarda imtihanı ayrıca yapılan İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi’nin sınavlarına girmek için bir posta treni ile üç günde İstanbul’a geldim. Yanında kaldığım akrabalardan biri beni lokantaya götürdü. Oturduk, yemek bekliyoruz, dikkatimi masada duran su şişeleri çekti, sordum:
– Bunlar nedir?
– Menba suyu.