Etrafta bir “yalnızlık” lafıdır gidiyor. Etmeyin eylemeyin kardeşim. Bizim inancımıza göre “Yalnızlık Allah’a mahsustur”, kul kısmı yalnız kalmaz, kalamaz.
Ancak meseleye biraz daha yakından bakarsak yaşadığımız modern hayatın kişiyi yalnızlığa mahkum ettiğini görebiliriz.
Modern hayatın zihniyeti geleneği dışlıyor. Cemaatı küçümsüyor, horluyor, baskıcı buluyor; kişinin özgürlüğünü kısıtladığını iddia ediyor.
Oysa bizim cemaat anlayışımız böyle değildir. Bizim cemaat anlayışımız ferdi cemaata ezdirmez, tek tip insan hedeflemez, şahsiyetin gelişmesine hizmet eder, bu yolda ferdi kısıtlamak bir yana onun önünü açar. Karşılığında ferdin cemaata tahakkümünü engeller. Böylece baskıcı bir toplum yapısının önünü keser.
Cemaat bir yana modern hayat aileye de düşmandır. Aileyi bir “evlilik şirketi” olarak tarif eder, aile ilişkilerinin özgürlüğü kısıtladığını öne sürer. Bu böyle olunca pek tabii olarak akrabalık hapı yutar. Akraba ilişkileri “göstermelik” hale gelir, kısa merasimlerden oluşur.
Fert şöyle demektedir: “Beni rahat bırakın, kendi hayatımı yaşamak istiyorum.” İyi, peki, hayatını yaşa. Ama madem yanında kimseyi görmek istemiyorsun o zaman...