Dinî alanda tartışmaya açılan her meselede “eski” olandan yana pozisyon alan ve “yeni” olan her şeyi modernlikle irtibatlandırarak basbayağı sapma (inhiraf) olarak tanımlayan pek çok kimse için gelenek denen şey “ezelî ve ebedî bilgelik” ya da “hikmet-i hâlide”dir. Bu anlayışta, geleneğin ve geleneksel kabulün bugünkü dünya ya da şimdiki zaman için gerçekten anlamlı bir şey ifade edip etmediği sorgulanmaksızın, son derece romantik bir yaklaşımla “gelenek” adeta fetişleştirilir.