İman dinî-ahlâkî tecrübenin medarıdır. Bu yüzden, imanın tabiatı adamakıllı biçimde irdelenmesi gereken bir konudur. İslam kelam geleneğinde iman “tasdik” kavramına bağlanarak tanımlanır. Fakat tasdik denen şey, imandan ziyade, aklın ve akıl yürütmenin çok işlevsel olduğu ve belirleyici denebilecek bir rol oynadığı önermesel inançla alakalıdır. Kaldı ki iman kelimesinin tasdik manasına geldiği yönündeki hâkim görüş, İbn Teymiyye’nin de uzun uzadıya anlattığı üzere sağlam bir lisani temele dayanmamaktadır. Gerçekte iman, Arap dilindeki kelime kökü itibariyle güven duygusuna dayalıdır. İbrancada da iman “güven” manasındaki “emunah” kelimesiyle karşılanır. Güven (itimat) bilgi, kanıt, ispat konusu olan şeylerden öte, insanın duygu dünyasıyla alakalıdır. İman-gayb ilişkisi de meselenin bilgi, kanıt ve ispatla alakalı olmadığını ortaya koymaktadır. Çünkü gayb, akıl ve duyular vasıtasıyla hakkında bilgi edinilemeyen varlık alanını ifade eden bir kavramdır.