Yazının başlığındaki ayeti (Kasas 28/24) her ne zaman okusam hayatımın zor zamanlarında yaşadığım hüzünler ve çaresizlik halleri gelir aklıma. Bu ayetin arka planını oluşturan kıssaya göre Hz. Musa, Mısır’da kendisini öldürmek üzere birtakım planlar yapıldığı haberini alır ve bunun üzerine oradan kaçıp uzun bir yolculuktan sonra Medyen’e varır. Medyen suyunda Hz. Şuayb’ın veya Yetrûn (Hz. Şuayb’ın kardeşinin oğlu?) adlı kişinin iki kızına ait hayvanları suvardıktan sonra gölgelik bir yere çekilir. Ardından nâçâr (çaresiz) bir halde, “Rabbim! Bana lütfedeceğin hayra (iyilik, nimet, ihsan) öyle muhtacım ki…” (Kasas 28/24) diye yakarır. Hz. Musa’nın bu yakarışından sonraki ayetler okunduğunda Allah’ın onu nâçâr halden nasıl kurtardığına şahit olunur. Kur’an’daki birçok ayette, çaresiz hâle düştüklerinde tüm içtenlikleriyle yana yakıla Allah’a yalvaran, fakat selamete erdiklerinde nankörlük mesleklerine kaldıkları yerden devam etmeyi marifet sanan nankör/kâfir tipolojisinden de birçok örnek sunulur.