“Ey iman edenler, adil şahitler olarak, Allah için, hakkı ayakta tutun. Bir topluluğa olan kininiz, sizi adaletten alıkoymasın. Adalet yapın. O, takvaya daha yakındır. Allahtan korkup sakının. Şüphesiz Allah, yapmakta olduklarınızdan haberi olandır.” (Maide Suresi, 8. Ayet)
Son günlerde yukarıdaki ayeti yansıtan o kadar çok olay yaşadık ki… Her biri, birazcık vicdanı olan bir insanı derinden yaralamaya yeter de artar bile.
Bu olayların içerisinde beni en çok yaralayan ve vicdanımı sızlatan ve kanaatimce adeta toplumun gözyaşları dökmesine neden olan olay bir eğitim yuvası olan Şehir Üniversitesi’nin kapatılması oldu. Ahmet Davutoğlu’nun yeni parti kurma süreci ile başlayan Şehir Üniversitesi üzerindeki baskılar önceki gece kapatma kararı ile nihayete erdi.
Başlangıcından sonuna kadar bir hesaplaşma merkezinde bu süreç, bu şekilde son bulduysa eğitim üzerinde oynanan bu oyunlar maalesef toplumsal hafızamız üzerine kara bir leke olarak kalacaktır.
Eğitim, üzerinde oynanamayacak, hesaplar yapılamayacak, çıkarlara alet edilemeyecek kadar “kutsal” derecesinde bir konu.
Eğitim gibi toplum faydasına olacak bir konuda böylesine bir karar alınması gönüllerde ister istemez kırgınlık oluşturuyor ve üzüntüye sevk ediyor.