Adına “Tam Kapanma” denilen ama bir türlü beceremediğimiz süreç, beraberinde birçok tartışmayı da getirdi. Caddelerde yaşanan trafik yoğunluğu, tatil beldelerine kaçan ve rahatlıkla tatillerini yapan insanlar, tam kapanmada statları dolduran futbol fanatikleri, çalışma izin belgeleri, ticari faaliyetlerde yaşanan aksamalar, sosyal yardımlar, vs. vs…
Bütün bu yasaklarla ilgili tartışmalar “alkol yasağı” kadar ses getirmedi.
Alkol yasağının açıklandığı ilk günden itibaren bugüne gelinceye kadar bu konuda o kadar çok şey söyleyen oldu ki… İlgili ilgisiz milyonlarca insan tartışmaya katıldı, katılıyor ve öyle görülüyor ki katılmaya da devam edecek.
Köşe yazılarında dahi konu edenler o kadar ileri gittiler ki alkolü nerdeyse kutsala dönüştürecekler!
“Kadim milletin asırladır süregelen yaşam tecrübesinden damıtılmıştır” söylemi ile şişede durduğu gibi durmayan ve bütün ahlaksızlıkların ve kötülüklerin anası olan alkole mersiyeler dizmeyi maharet sayacak kadar düştüler.
Alkolün bireysel ve toplumsal zararlarını burada listeleyecek değilim tabii ki. Ama günümüz şartları refleksi ile meseleye kısaca yaklaşacak olursak, kadına şiddetin, arsızlığın, bereketsizliğin, aile arasında iletişim ve sevgi kopukluğunun, çocuk ihmalkarlığının, vb. bir sürü vakıanın oluşmasındaki nerdeyse ana nedenin alkol olduğunu zikretmemiz ile iktifa etmiş olalım.