Uzunca bir zamandır gerek şahsım gerekse ülkemizin güzide kalemleri İstanbul Sözleşmesinin tehlikelerine dikkat çekerek bu sözleşmenin mutlaka feshedilmesini gerektiğini söylüyoruz.
Maalesef bu bağlamdaki çağrılar şu ana kadar yetkililer nezdinde makes bulmadı ama bu sözleşmenin zararlarını gören bazı ülkeler bu sözleşmeyi feshetme yoluna gitmeye başladılar bile. Bu ülkeler kervanına son olarak Macaristan da katıldı.
İstanbul Sözleşmesi öylesine sinsice hazırlanmış bir sözleşme ki bazı aklı evvel Müslümanlar bu sözleşmeyi savunma gafletinde bile bulunuyorlar. Güya İstanbul Sözleşmesi aile içi şiddeti önlemek için hazırlanmış, kadına yönelik şiddete son veriyormuş. Bunu yaparken de dil, din, ırk, milliyet gözetmiyormuş….
Evet, İstanbul Sözleşmesi’nin içinde aile içi şiddeti önlemeye yönelik maddeler de var ama bu sözleşme adeta sağ gösterip sol vuruyor!
Bir taraftan ağza adeta bir parmak bal sürerken diğer taraftan tonlarca zehri aile kurumunun içine zerk ediyor. Hele ki “toplumsal cinsiyet eşitliği” ve “kadın beyanı esastır” adı altındaki maddeler adeta aile kurumuna atılmış bir atom bombası.
Sadece aile mi… Hayır!