Geçtiğimiz yazılarımda önümüzdeki yıldan itibaren liselerde uygulamaya konulacak olan yeni eğitim sistemini ele almaya çalıştım. Sistemin en büyük aksayan yönü olan İmam Hatip liselerinde ve Meslek liselerinde uygulanamayacak olmasının nedenlerini anlayabildiğim ölçüde irdelemeye çalıştım.
Yeni sistem mevcut haliyle daha önceki yıllarda denenen ve uygulamada yaşanan planlama eksikliği ve birtakım ihtiyaçların giderilememesine istinaden kısa sürede uygulamadan kaldırılan “kredili sistem” ile aynı kaderi paylaşabilir gibi geldi bana nedense!
Yeni sistem mevcut yapısıyla ne ‘Din öğretimi’ alanına ne de ‘Mesleki ve Teknik eğitim’ alana yeteri kadar cevap verebilecek durumda gözükmüyor. Sistem, akademik derslerin oranları ile diğer derslerin oranlarının makul seviyelerde alınabileceği “esnek” bir yapıya dönüştürülmediği sürece kronikleşmiş yapboz tekrarları zuhur edebilir.
Yeni sistemle birlikte İmam Hatip liseleri kazanılmış hak olarak kanunda yer alan “hem mesleğe hem yükseköğrenime öğrenci hazırlama” özelliğini belirli ölçüde kaybedebilir.
Tek hedefi ve tercih hakkı İlahiyat fakültelerine öğrenci gönderen kurum haricinde başka bir işlevi ve pozisyonu kalmayabilir.
Bu durum ise hatırlayanlar bilecektir; 28 Şubat sürecinde maruz kalınan “katsayı” uygulamasının bir benzerine duçar kalınma sürecini yaşatır ve dahi bu mağduriyet ile bir sonraki aşamada gene 28 Şubat sürecindeki gibi İlahiyat fakülteleri bile boşluğa düşebilir.