Tarihimizde hiç bu kadar sığ tartışmaların içerisine girdik mi bilmiyorum ama bugün geldiğimiz nokta bizi hiç de iyi bir yere götürmüyor. Bunun en büyük göstergesi de eğitimdeki hali pür melalimiz.
Geçtiğimiz hafta sonu oğlumun okuduğu okulda yapılan veli toplantısına katıldım. Orada bir öğretmenizin anlattıkları adeta tüylerimi diken diken etti. Duyduklarım millet olarak nasıl da sekülerleştiğimizin, dünya işlerine dalıp aileyi ihmal ettiğimizin en açık deliliydi.
Öğretmenimizin anlattığına göre okullardaki sınıflarda eskiden altmışın üzerinde olan öğrenci sayısı günümüzde nerdeyse 30’lu rakamların altına düşmüş.
Şimdi “Bunun neresi kötü. Ne güzel işte eğitimde kaliteyi yakalamışız diyeceksiniz” ama kazın ayağı hiç de öyle değil.
Sınıflardaki öğrenci sayısının düşmesi okul sayısının veya derslik sayısının artmasından kaynaklanmıyor.
Yılların eğitimcisi olan öğretmenimizin anlattığı tablo aynen şöyle: “Otuz yıldır eğitim camiasının içindeyim, eğitimin geldiği noktayı en iyi görebilen insanlardan birisiyim. Eskiden ailelerle konuştuğumuzda dört, beş hatta altı çocuk sahibi olduklarını söylerlerdi. Bu rakam bazı ailelerde ona kadar yükseliyordu. Şimdi ise en muhafazakâr aileler bile en fazla iki çocuk ya da tek çocuk sahibi oluyorlar. İşte bu nedenledir ki sınıflarımızdaki öğrenci sayısı düştü. Artan okul veya derslik sayısının bu düşüşte ciddi bir etkisi yok. Asıl etken ailelerin çocuk sahibi olmaktan imtina etmeleri...”