1. Deplasmanda “2-1” pis avantaj!
Erken gol için baskılı başlasan, Lyon’un hızlı oyuncuları vereceğin
alanları değerlendirebilir; kontrollü oynasan, eriyen her dakika
rakibin güvenini daha da canlı tutabilir.
Bunun üzerine UEFA’nın birgün önce açıkladığı ceza eklenince, maça
bu kez gergin başlayan taraf bizdik. Talisca golü mükemmel bir
dakikada attı. İlk yarı boyunca tutuk görüntü veren Beşiktaşlı
futbolcular bu avantajı koruyamadı.
2. Babel, Cenk Tosun’u vurmasa erken biterdi
İlk yarı attığımızdan daha fazlasını yiyebilirdik. İkinci yarı ise
maçı uzatmaya bırakmadan Lyon’u evine uğurlayabilirdik. Çok daha
etkili oynadık. Beşiktaş normal sürenin son on beş dakika haricinde
oyunun hakimiydi. 56’ıncı dakikada Cenk Tosun’un şutu, 85’te ise
Babel topu sağına çekip rakip savunmacıları yere yatırmışken
fileler yerine Cenk Tosun’u nişanlaması inanılacak gibi
değildi.
3. İşin rengini orta saha belirledi
İlk yarıda Beşiktaş orta saha merkezindeki oyuncular 88, Lyon orta
saha merkezindeki oyuncular 90 pas yaptı. Fakat bu 88 pasın 80’nini
Atiba ve Oğuzhan’ın yaptığını düşünürseniz, yükün eşit
kaldırılmadığını görürsünüz. Kağıt üzerinde 3’er oyuncu ile
oynasalar bile, pratikte Lyon 3’e 2 üstündü. BJK’nın üretkenliğini
azalttı. Kolay önlem alınır kıldı. İkinci devre Talisca devreye
girip yük eşit omuzlanınca top kanatlara indi. Baskı golü
getirdi.
4. Gol attık, ah bir de yemesek!
Beşiktaş, Şenol Güneş döneminde sahasında oynadığı tüm Avrupa
Kupası maçlarında gol atmayı başardı. Olumsuz tarafı bu sezon
Vodafone Arena’da kalesini gole kapatamaması oldu. Şampiyonlar Ligi
B Grubu’nda 5 gol atıp 5 gol yemişti. Dün gece de Lyon’a 2 gol
attığı halde Fransız ekibi karşısında kötü istatistik devam ettiği
için maç uzatmaya gitti.