Futbolun adaleti olmadığı gibi intikamı da yoktur.
Yedi yıl önceki adil bir sonuç değildi. Vicdanları kanatmıştı. Futbolda güçsüzün güçlüye direnci, elle yapılan bir asistle kırılmıştı. Ancak bir futbolsever bunun intikamını düşünerek yaşamaz. Yaşayamaz.
Dün İrlanda maçın başında golü atınca izleyenlerin zihninde doğal olarak “intikam” kelimesi neonları yanan ucuz tabela gibi beliriverdi.
Dedim ya intikam diye bir şey yoktur futbolda.
Doğrularında ısrar etmek vardır. Kararlı bir şekilde, kimliğini kaybetmeden inandığın doğruları yaparsın. Gün gelir başarırsan, o da tarih olur!
Lyon’da İrlanda buna çok yaklaştı. Gidemedikleri 2010 Dünya Kupası sonrası üç ana turnuvanın ikisine katılma hakkı almışlardı. Bu onların kimliklerini kaybetmeden ilerlediğini gösterir. Doğruları onları Euro 2016’da Fransa’nın karşısına tekrar dikilmelerini sağladı.
Direndiler. Güzel direndiler. Futbol direnince güzel. Etten duvar ördüler. Tüyleri diken diken eden fiziksel bir mücadele sergilediler. Bu oyunun sihri tutkuyu rakibine de izleyene de gösterdiler.
Fransızlara adeta kalplerinin bir avucun içinde sıkıldığındaki acıyı hissettirdiler. Tıpkı yedi yıl önce Henry’nin sol eliyle düzeltip Gallas’a verdiği pası izlerken kendilerinin hissetiğine benzer. Futbol duygulardır derseniz, bak ona varım.