Maçın ilk yedi sekiz dakikası oynadığımız derli toplu oyun, soyunma odasından yeni çıkmış futbolcuların kulaklarında hala Fatih Terim’in sözlerinin çınlıyor olmasındandı sanırım. Dokuzuncu dakikadan itibaren üç top sakızlı dondurma gibi damak çatlatan (Mehmet Yaşin’e sevgilerle) lezzetteki oyunumuz gözümüzün önünde eridi gitti. Maçın ilk yarısının en başarılı ismi üst direğimizdi. Hırvatlara tek başına direndi!
İsmail Köybaşı’nın ceza sahası dışına yönelmiş Modriç’e yaptığı penaltı acemiceydi.
Rakitiç’in golü sonrası Fatih hocanın sol bek tercihinden dolayı Caner ismi ağızlarına sakız olacakken Hakan Çalhanoğlu’nun golü imdada yetişti. O gole sebebiyet vermekten başına geleceği bilen İsmail Köybaşı golden sonra en çok sevinendi.
Maç seyircisiz olunca sesleri duymayı seviyorum. Benim kulağıma en çok çalınan iki kelime vardı. "Sakin" ve "Pas". Sakin kelimesini doksan dakika dilinden düşürmedi yedek kulübesi. Pas ise otuzdan sonra pek kullanılmaz oldu.
FIFA’nın resmi sitesinin bile dörtlü defans dizdiği takımımızı Fatih Hoca üçlü savunma oynattı. Serdar – Topal – Kaan (sakatlandıktan sonra Ahmet Çalık) üçlüsünün önünde Şener – Ozan – Okay – İsmail dörtlüsü ile savunma 7’lisi oynadık. Böylelikle Avrupa Şampiyonası’nın "Herşey savunmayla başlar" ana fikrini Terim milli takıma monte etti.