Vallahi ilk yarı dayak mı yedim, maç mı izledim, anlamadım. Eğer eforlu oyuna akıl eklenmiyorsa, sahada sadece koşuşturan futbolcuları izlerken buluyorsunuz kendinizi. Hakkını vereyim, iki takım da çok iyi koştu. Ancak ötesi yoktu. İkinci devrenin başında önce Linnes, sonrasında Eren Derdiyok koşarlarken düşününce harika bir atak Rodriguez’in ayağından golle sonuçlandı. Tartışmasız maçın en güzel anıydı. Linnes ikinci yarı sol bekten oyuna akıl katın, arkadaşlarını ateşleyen oyuncu oldu. Top ayağındayken yaptıklarından çok topsuz koşuları ile fark yarattı.
Dün on birde başlamayan Sneijder, sezon sonunda Igor Tudor’un kadro planlamasının ipucu mu? Hırvat hoca koşmayan bu takımda oynayamaz mesajını belirginleştirmek mi istedi?
Öyleyse Sneijder ya koşacak ya da koşanlardan kadro kurulacak.
Sneijder oyuna akıl takan bir futbolcu. Dün sahada koşan takımın
bir parçası olsaydı, mesela Yasin Öztekin’in pozisyonunda, oyun
daha tadından yenmez olmaz mıydı?
Oyunun güzelleşmesi, kaliteli hücumculara savunma yaptırabilmekten
geçer. Tudor’un oyuncularından istediği eforu doğru buluyorum,
fakat Hırvat hoca yaz döneminde daha iyisini alamayacaksa
Hollandalıyı koşmaya ikna etmeyi de kendine görev edinmeli.
Gelecek sezon onun anlayışı ile dinamik bir takım olacağı kesin.
Bu dinamik futbolun tek tehlikesi oyuna akıl katacak isimlerin
eksikliği olur. Küme düşme hattındaki Adanaspor’a yaptığınızı,
organize takıma karşı gerçekleştiremezsiniz.
Sneijder’i oyuna alırken üçlü savunmaya dönmesi, Tudor’un iki kanat
oyunculu dörtlü orta saha kurgusunda Sneijder’e yer bulamadığını
gösteriyor. Öyle ise yaz döneminde orta saha merkezine takviye
yapıp orta sahayı İngilizlerin diamond, bizim baklava dediğimiz
orta saha dizilişini uygulayacak bir ekip kurmak da düşünülebilir.
Böyle olduğunda Sneijder iki forvetin arkasında yerini
alabilir.