Galatasaray takımının bir havalimanı Porto’ya gidiş görüntüsü vardı. Siyah takım elbiseler içinde gülen yüzler. Önde Fatih Terim. Onca jöne taş çıkartır. Çocukları toplamış, kendinden emin, “Burası bizim mekan” der gibi gidiyorlar deplasmana. İşte tam da o fotoğraftaki gibi başladılar maça. İlk yarının büyük bölümünde istedikleri temponun dışına çıkmasına izin vermediler. Fatih Terim’in yıllardan bu yana duygulara hitap ederek takımlarını yönettiğini söylüyoruz. Bazıları buna, “Ne yani! Sadece bununla mı başarılı oluyor?” diye kafa kaldırıyor. Fatih Terim elbette maç taktiği veriyor, rakip analizi yapıyor, ancak bu durum Fatih Terim’in itici kuvvetinin “Motivasyon” olduğunu değiştirmez. Maç öncesinde, oyuncularını maça götürürken rahatlığında, maç içerisinde dediklerini yapsın yapmasın oyuncularını azarlarken de, amaç motivasyonlarını üst seviyede tutmaktı. Oyuncuların bir an uyumasına izin vermedi. Elbette ilk yarı Muslera’nın Brahimi’nin şutunu kurtarması da Galatasaray’ın maçın i