Maçtan bir saat önce. Londra merkezli İngiliz gazetesinin sosyal medya hesabından bir anket duyuruldu: “Belçika karşısına çıkacak Galleri İngilizler destekleyecek mi?” Sonuç %51 “Hayır” çıktı!
Galler, kim desteklemiş kim desteklememiş aldırmadan (ki futbolculara AB’den ayrılık kararı sorulmuş onu da umursamadıkları anlaşılmıştı) 58 yıl sonra büyük bir turnuvanaya katılmanın tadını çıkarıyor.
Belçika’yı ise neredeyse tüm Avrupa destekliyor. Ancak onlar bu beklentilerin altında ezilmiş görünüyorlar.
Oysa onların potansiyelini görmek için Galler karşısında yedinci dakikaya bakmak yeterli. Üç şutla sonlandırdıkları atakta topu hücuma taşırken Rur Nehri’ne benzer zerafetiyle ters akıcılığa, önüne geleni alıp götüren bir sel kadar coşkuya sahipler. Bazen duruyorlar. Enerjik ama tembeller.
Kaplumbağa ile yarışan tavşana benziyorlar. Hızına güvenip gölgede uyur tavşan, gözünü açtığında azimle yürümeyi bırakmayan kaplumbağa bitiriş çizgisini geçmek üzeredir.
Belçika’nın genç yetenekleri de maç içinde böyle uyuyorlar. Galler ise Fransa’da turnuva başından bu yana sınırlı yetenek ve yıldızıyla çalışıyor, çalışıyor, çalışıyor.