St Etienne’deyiz. Perşembe gününe göre sakin bir maç öncesi. Sokaklarda Çek ve Hırvat taraftalar seslerini maça saklıyor olmalı. Veya biz Lyon’da Kuzey İrlanda taraftarının gürültüsüne maruz kalınca, turnuvadaki diğer tüm sesler rahatlama müziği gibi geliyor olabilir. Fena gürültücüler. Fakat kabul edelim eğlenceliler. Turnuvanın geride kalan yedi gününde Lyon – Saint Etienne hattında oynanan maçlarda Kuzey İrlanda taraftarı uzak ara en iyisiydi.
Onları açıklayan en iyi kelime kararlı olmalı. McAuley’in kafa vuruşunu hatırlasanıza.
Onların maçını izlemek taşlı yolda araba içinde olmaya benziyor. Zıplıyorsun, sağa sola sallanıyorsun, başını tavana vuruyorsun, ama tüm bu sersemlikten keyif aldığınızı hissediyorsunuz.
O yüzden Çek Cumhuriyet ile Hırvatistan maçı öncesi bize kumsaldan sakin denizde yol alan jetskiyi izlemek gibi geliyor. İnceden rahatsız etmeyen bir ses ve güneşin altında izlerken içini ferahlatan köpüklere benzeyen beyaz formalı taraftarlar!..
Maç mı? Öncesine hiç benzemeyecek hırçınlıktaydı. Bir anda patlayan deniz kadar
İlk yetmiş dakika oyuna hükmeden Hırvatistan gitti, yerine başka bir takım geldi. Federasyonu ile kavgalı, olay çıkartıp UEFA’dan ceza almalarını isteyen bir taraftar grubunun da yardımı ile ellerindeki üç puandan oldular.
Bize yaradı mı diye soruyor olabilirsiniz. Kim bilir? Ben Geoffroy Guichard stadının medya merkezine oturduğumuzda ilk maçtaki oyunumuzu düşündüğümden İspanya karşısında umutsuzdum.