Çiçek gibi takım. Üzerine tereyağı sürülünce damak çatlatan kızarmış ekmek gibi, pilavın üzerindeki kuru, gün aydınlanmadan yanan mangalda sabahı selamlayan ciğer kebabı, çektikçe uzayan kuymak gibi, peynir ve domatesin harika uyumu kumru, saatlerce odun ateşinde pişmiş güveç etinin ağızda dağılması, cevizli kabak tatlısının yanına konmuş kaymak, közde pişmiş bol köpüklü Türk kahvesinin ilk yudumu gibi... Kendini iyi hissettiren ve keyif veren bir takım. Neden as on birimizle başlamadık diye soran olursa, elinizle sus işareti yapın. Keyfini sür deyin. Ömer Bayram’dan biz sol bek denedik olmadı diyen olursa, bir de milli takımda izleyin deyin. Enes Ünal ancak Andorra’ya atar deme telaşına düşene, sadece gülümseyin. “Hakan ve Yusuf rakibi küçümser, takımı dokuz kişi bırakır” diyene, “Derdin bu olsun” deyin. 2020 Avrupa Futbol Şampiyonası’na giderek, neler kazanacağımızın ilk işaretini aldık dün. Sadece dün Andorra’ya karşı forma giyen gençler değil, onlara eklenecek Ümit Milli takım o