Bu oyuna katmamız gereken tek şey olgunluk demişim Letonya maç yazısının son cümlesinde. Bunu becerebilirsek Letonya karşısındaki oyunun Hollanda maçını kazanmamıza yeteceğine inanıyordum. Letonya maçının tabelasına rağmen benim gibi pek çok kişiyi buna inandıran Ay-Yıldız formayı üzerine geçirenler çocuklardı.
Hollanda karşısında birinci dakikadan itibaren sakin, akılcı ve iyi olduklarının farkına varmış oynadılar.
O kadar iyi oynadılar ki, Hollandalı oyunculara kendi kullandıkları taçtan gol attılar. Bu tür hataları genelde biz yapardık. Milliler kendilerinden emin tavırlarıyla Portakalları hataya zorladı.
Sağ ve sol kanadımızda çizgiyi kullanan oyuncu tipinin yerine topa hakim isimleri tercih etmiştik. Top rakibe geçtiğinde pozisyonuna göre sağ ve sol kanadı Oğuzhan, Arda, Hakan ve zaman zaman Burak ile kapattık. Topu kazandığımızda da bu oyuncular üzerinden top kaybı yapmadam, mümkün olduğunca hızlı çıktık.
Sağda Hakan daha içeri girerek Şener’in önünü açtı. Arda gizli santrafor gibi direkt kaleyi ve golü düşünen ismimizdi.
Bu galibiyetin önemi şudur. Tarihimizde Mustafa Denizli hem Almanya, hem Hollanda’yı yenerken maç önü ve içi stratejileri doğru kurmuştu. Ancak onların büyük takımlar olduğunu kabul ederek hareket etmiştik. Bu kez Hollanda’yı yenerken, onlar gibi takımların tarihlerinden korkmadan kendi oyunumuzu geliştirirsek onlardan daha iyi olduğumuzun farkına varacak bir oyun ortaya koyduk.