Doğum sancısı gibiydi. Ortaya çıkan sonuç ne kadar güzelse,
olana kadar yaşananlar bir o kadar acı vericiydi. Galatasaray
bitime beş dakika kala attığı gol gibi oynarsa işler kolay değil,
ancak altı maçlık yolun sonunda şampiyonluk çıkacak saat eşini bu
golle yaktılar!
Burak Yılmaz sağdan, soldan, ortadan her yerden vurdu. Kendisini
bile şaşırtacak şekilde kötüydü. Birini atsa iş daha erken
bitebilirdi.
Galatasaray’ın maçı gol yemeden kapatması defans konsantrasyonundan
daha ziyade Gaziantep takımının hücum gücünün
yetersizliğindendi.
Okan Buruk’un hücum hattındaki rakip defans arkasına koşu yapacak
özellikteki kenar oyuncularını sakatlık ve yorgunluk nedeniyle
oyundan çıkarınca son yirmi dakika tamamen savunan bir takıma
dönüştüler.
Melo bıraktığı yerde değil. Hamlelerinde zaman zaman yavaş
kaldığını gördük. Fakat buna rağmen orta sahadaki defansif
keskinliğinin takımına direnç kattığı da bir gerçek. Selçuk İnan
ile birlikte oyunda golü en çok isteyen isimdi. Onlara yedek
kulübesinden gelen Yasin de ayak uydurunca, Antep’in oyuncu
değişiklikleri sonrası savunmaya çekilen takımını iyice kendi
alanına hapsetti.
Telles’ten verim alınamadığı ortada.Olcan da sol ve sağ kanadın
hücum hattında oynadığında kayıp. Maça onları bu pozisyonlarda
başlatıp oyuncu değişikliğini Olcan’dan yana kullanmak, bir
değişikliği heba etmek anlamına geliyor. Doğrusu Olcan’ın oynadığı
dönem içerisinde iyi bir form yakaladığı sol bek pozisyonunda
başlamak.