Her tatil dönüşü okula geç kalan öğrenci sayısı artıyor. Öğrenciler ile görüştüğümde, “Hocam tatilde geç yatmaya ve geç kalkmaya alıştık, 01:00'den önce yatamaz hale geldik ve bu düzene alışıverdik. Onun için bu hafta zorlanıyoruz” diyorlar.
İnsanoğlu
hemen alışıveriyor, özellikle rahat olan şeylere. Sonra
vazgeçemiyor. Ve bu alışkanlıklar küçük yaşlarda daha kolay ve
hızlı yaşamımıza yerleşiyor. Atasözümü biraz değiştiriyorum
ve “Ağaç yaşken doğrulur” diyorum. Bu nedenle de yazımda
alışkanlıklar üzerinde durmak istiyorum.
Alışkanlık ifadesi
her ne kadar olumsuz gibi kullanılsa da genel olarak iyi ve doğru,
kötü ve yanlış olmak üzere ikiye ayrılır. Güzel olan davranışlar da
nihayetinde bir alışkanlıktır. Yetişkinlerde dikkat edin, sabah
erken kalkmak bir alışkanlıktır. Yetişkinlerin bu alışkanlığını
sorguladığımızda yatılı okul, yurt kökenli bir zeminden
geldiklerini veya erken kalkmaları gereken bir iş sahasında
çalıştıkları gözlemleniyor. Ya da büyüdükleri evde güne erken
başlayan birilerinin olduğu ve onların da erken kalkmak zorunda
olduklarını öğreniyoruz. Uyku düzeni gibi spor yapma alışkanlığı da
böyledir. Birçok kişi lisede, üniversitede kulüpte, mahallede
sporla kaynaştığını ve bu hayatının geri kalanını da etkilediğini
ifade eder. Zamanla tekrarlanan davranışlar ve eylemler bir
parçamız haline gelir ve bu davranışlarla ayrılmaz ikili oluruz.
Bir bütün olan insanı parçalara ayırın birçok alışkanlık çıkar
karşınıza ve bu alışkanlıklar insanın karakterini ve hayata
bakışını iyi ya da kötü etkiler. Şu özdeyiş bunu çok iyi anlatıyor
sanırım:
"Düşünce ek eylem biç,
Eylem ek alışkanlık biç,
Alışkanlık ek karakter biç,
Karakter ek, kader biç."
Alışkanlıklar konusunda üç temel kavram üzerinde durmak istiyorum;
zaman(süreç), tekrar ve zorluk. Kişide bu alışkanlıkların oturması
için bir sürece ihtiyacımız var, bir anda olan bir şey değil ve bu
süreç belirli aralıklarla eylemin tekrar edilmesi halinde oturuyor
ve durum şekilleniyor. Elbette bunu yapmak oldukça zor. Zamana
yayılan ve tekrar gerektiren şeyler zor geliyor insana.
Alışkanlıkları kazanmak da kötü alışkanlıklardan kurtulmak da aynı
süreci ve zorluğu beraberinde getiriyor. Alışkanlıkları bir ipe
düğüm atmaya benzetiyorum, her gün yeni bir düğüm attıkça artık
zamanla bunlar çözülemez hale geliyor.
Benjamin Franklin şöyle diyor: “Kötü bir alışkanlığa hiç başlamamak, onu bırakmaktan daha kolaydır.”
Alışkanlıklarımız,
öğrenmelerin bütünüdür ve öğrenme eylemi her zaman kontrol altında
değildir. Çünkü öğrenme her yerde gerçekleşir: evde, okulda, yolda,
markette... Yani insan herkesten bir şeyler öğreniyor;
anne-babadan, abla-abiden, kardeşten, öğretmeninden, arkadaşından,
komşudan, esnaftan, televizyondan, bilgisayardan,
telefondan ve sonra bazı öğrenmeler belleğinde kalıyor bazılarını
ise unutuyor. İnsanoğlu öğrendiklerini kullanıp tekrar ettiği zaman
hayatında sürekliliği sağlıyor ve eylemler davranışa
dönüşüyor ve karakterimizin bir parçası oluyor.