Bir eğitimci olarak gençler, öğrenciler ve veliler ile oldukça
zaman geçirme fırsatımız oluyor. Onları gözlemleme, dinleme ve
yönlendirme imkânımız var. Teknoloji konusu gündeme geldiğinde de
genelde günlük olarak belli bir vaktin ayrılabileceği kanaatine
sahiptim. Ne zaman ki kendi çocuğum 6. ve 7. sınıfa gelip ergenlik
dönemine girince ve onunla beraber o fırtınalı yaşları geçirince
tüm bildiklerim yalan oldu. Özellikle teknolojiye bakışım değişti.
Günlük kullanımı geçtim, haftalık kullanımının bile gençlerde
müthiş bir erozyona sebep olduğunu fark ettim. Mümkün olduğu kadar
uzak tutulması kanaati bana hâkim olmaya başladı. Öğrencinin
teknoloji kullanımı ile ilgili soru sorulduğunda genelde şu üç
soruyu soruyorum ben de:
1.Ekran karşısında günlük ne kadar zaman geçiriyor?
2.Üreterek mi zaman geçiriyor, tüketerek mi?
3.Bağımlı mı? Değil mi? Aday mı?
Özellikle 15 yaşına kadar çocukların bir şeylere bağımlı olmaları
çok kolay, kısa zamanda bir şeye çabuk bağımlı olabiliyorlar.
Yukarıda özellikle ekran dedim, ekran ile kastım bilgisayar, cep
telefonu, notebook, tablet ve TV. Dikkat ederseniz çocuklar ekran
karşısına geçtiklerinde hareketsiz kalıp sadece pasif pozisyonda
kalarak dinlenme ve izleme yapıyorlar. Eğer içerikte düşünme de
yoksa zamanı tamamen tüketerek geçiriyorlar. Neyi tüketiyorlar?
Duygularını, enerjilerini, hareket kabiliyetlerini, konuşma ve
kendilerini ifade etme yetilerini… Ayrıca gözlerini… Ve kısaca
kendilerini ve her şeylerini...
Bir gazeteci, Apple’in yöneticisi Steve Jobs ile yaptığı röportajda
'Çocuklarınız İpad’e bayılıyor olmalılar değil mi? ' diye
sorduğunda " Daha hiç kullanmadılar, çocuklarımızın evdeki
teknoloji kullanımını kısıtlıyoruz" cevabını duyunca gazeteci gibi
benim de ağzım açık kaldı.
Çocuklarımızın geneli ekran ışıkları ile bronzlaşıyorlar. O derece
ışığa ve radyasyona maruz kalıyorlar ki ekran ışıklarından koruyucu
kremler çıksa yok satar bence.
3D Robotic’in CEO’su Chris Anders...