Bu yazımda Platon’un iki bin yıldan uzun bir süre önce zorbalık
ile ilgili verdiği bilgileri özetlemeye çalıştım. Belli bir ülkeyi
ve lideri düşünmeden okumak daha akıllıca olacaktır. En doğrusu bu
bilgilerden alabildiğimiz kadar ders alıp kendimize ona göre yön
vermektir.
Zorbalık, Monarşi değildir. Monarşinin bozulmuş halidir.
Monarşi’deki kral halkın çıkarını
düşünürken zorbalıktaki Tiran kendi çıkarını düşünür. Zorbalık
demokrasinin de bozulmuş halidir.
Zorbalar başta halkın en çok değer verdiği ve kul köle oldukları
insanlardır.
Zorbanın cenkleştiği kişi mal ve mülk sahipleridir. Çoğunluğun
kendisine kul köle olduğunu
görünce yurttaşlarından kimine iftira atıp onu lekeler, kimini
mahkemelerde süründürür, kimini sürer veya öldürtür. Bu adamın
kaderi ya düşmanları tarafından öldürülmek ya da zorba bir kurt
olmaktır.
O, eğer devletten kovulup da düşmanlarını alt edip tekrar başa
geçerse o zaman tam bir zorba
olur. Düşmanları onu devirmeye veya halkla arasını açmaya
çalışırlar. Hiçbirini başaramazlarsa suikast girişimi
planlarlar.
Zorba kendi güvenliğine özel bir önem verir. Çok sayıda kişi onu
korumaktan sorumludur.
Hatta yerli halktan insanlar ile arasında güvenlik sorunu olduğu
için yabancı koruma da tutabilir. O, astığı astık kestiği kestik
biridir.
İlkin kendini iyi gösterir. Dört bir yana selamlar, gülümsemeler
dağıtır. Dünyanın en cömert ve
tatlı adamı gibi davranır. Yakınlarına ve halka umut verir.
Borçluları avutur. Herkese ve özellikle de kendi adamlarına toprak
dağıtır.
Dış düşmanlarından kimi ile anlaşır ve kimini yener. Dış
düşmanla...