Truth or Dare oyunu “Doğruluk mu cesaret mi?” diye çevriliyor Türkçeye. Siz şişe çevirmece de diyebilirsiniz. 2018 yılında bu isimde bir de film yapıldı. Yerli ve milli bir oyun teklifi beklemeyin. Öyle değil. Ama iyi biliniyor. Z kuşağının hepsi bilir bu oyunu Y kuşağının ise çoğu.
Oyun birkaç kişinin daire oluşturmasıyla başlar. Ortada bir şişe vardır. Şişe çevrildiğinde kimde durursa o doğruluk ya da cesareti seçmelidir. Doğruluğu seçerse kendisine sorulan soruya dürüstçe cevap vermelidir. Cesareti seçerse de kendisinden istenen şeyi yapmalıdır.
Oyunda sorulan sorular ve yaptırılan işler oyuncuları oldukça komik duruma düşürmekte ve bu durum da herkesi eğlendirmektedir. Bu yüzden aşırıya kaçılmaması için sorulacak sorular veya yaptırılacak işler listesi kişilerin cinsiyetine veya yaşına göre önceden belirlenebilir.
Bu oyundan ilk haberdar olduğumda anlayamadığım kısım şu oldu: Doğruluk ve cesareti birbirinden ayırmak mümkün mü? Cesaret sadece bir şey yapmak ve doğruluk ise sadece bir şey söylemekten mi ibarettir. Platon’u (Lakhes) okuduğumda benzer soruları sormuş olmasına şaşırmadım.
Platon doğruluk mu cesaret mi oyunundan bahsetmiyor tabi ki. Oyun batı kaynaklı olsa bile tarihi en fazla 1700’lü yıllara gidiyor. Bana kalırsa sorulan bir soruya doğru cevap verebilmek en büyük cesareti gerektirir. Bir eylemi cesurca gerçekleştirebilmek de doğru olduğuna inanmıyorsak zor.
Tek sorunumuz korkaklık ve yalancılık gibi görünüyor. Bernard Lewis’in “Hata Neredeydi” isimli kitabına göre Müslümanlar üç yüz yıldır geri kalmışlıklarının nedeni olarak onlarca mazeret buldular. Ama gerçek nedeni veya nedenleri nadiren itiraf ettiler.