İttifak kavramı son günlerde gündemimizi oldukça meşgul etmeye başladı. İttifak denince akla ister istemez seçim için oluşturulan birliktelikler geliyor ama sadece seçim zamanlarında değil her zaman ittifak zemini vardır ve ittifaka da ihtiyaç vardır.
Türkiye yine üzerine düşen görevi yaptı ve sınır ötesinde de huzuru sağlamak, terörün başını ezmek için Afrin’de bir harekâta başladı. Bir ülkenin iç güvenliği ve huzuru ülke sınırları ile kısıtlı bir durum değildir. Sınırları güvende olan bir ülke iç huzurunu da ikame etmiş demektir.
Afrin’de bir terör yapılanması var. Hem ülkemizin hem de oradaki sivil halkın huzuruna kast eden terörün kimden cesaret aldığını bilmeyen yok. Amerika, aylardır dünyanın gözü önünde terör örgütüne yığınak yapıyor. Durum böyle olunca Türkiye’nin Afrin harekâtının sadece terör örgütüne olduğunu söylemek büyük haritayı görememektir.
Ülke olarak kenetlenmemiz gereken bir zamanda “ama”, “fakat” gibi cümlelerle bahaneler üretmek, “Bizim Afrin’de ne işimiz var?” demek hafifletici hiçbir sebebe bakmaksızın hainliktir.
Devlet Bahçeli’nin ülkesinin yanında olması, ancak bir devlet adamlığına yakışan tavır olarak tarihteki yerini alacak onurlu bir duruştur.
CHP’nin durumu ortada. Mecliste milletin gözünün içine baka baka Engin Altay niyetlerini açıkça ortaya koymadı mı? “AKP dünyanın en doğru şeyini yapsa bile destek vermeyiz.” demişti. Acaba kaç CHPli bu ifadeye karşı çıktı. “Böyle dar görüşlülük olmaz, böyle bağnazlık bize yakışmaz.” dedi. Bu sayının çok olduğu kanaatinde değilim.