Kudüs, ah Kudüs, hep Kudüs.
Dünya düzeni değişmediği müddetçe Kudüs'ün acı bir çığlık olarak dünyanın kanayan bir yarası olması kaçınılmaz görünüyor. Direniş, ayakta kalma, zulme karşı yüreğini ortaya koyma, “sapan taşlarının yanında füze” ve Filistin topraklarını çiğneyen zulümle âbâd olmak isteyen İsrail.
Kudüs sadece bugün değil uzun yıllardır dünyanın incinmiş bir coğrafyası. Sadece İsrail'in alçakça saldırıları değil sebep. Dünyanın sessizliği de dünyanın gözbebeği bir toprak parçasını kendi kaderine teslim ediyor.
İsrail'in bu zulmüne karşı ne yapılabilir dendiğinde bizlerin aklına gelen duadır, meydanları doldurup İsrail'in katil bir devlet olduğunu haykırmaktır, Filistin'in yanında olduğumuzu göstermektir.
Bunları kimse küçümsemeye kalkmasın. Yapılan eylemleri, bireysel olarak ortaya konan tepkileri, “Kahrolsun İsrail” diyerek göğe yükselen nidaları az görmek ancak bir köşede olan biteni izleyenlerin kuruntusudur.
Mavi Marmara, milletimizin yüreğinin attığı bir iyilik hareketiydi. Dünyaya karşı durduğumuz yeri göstermenin en net hareketiydi Mavi Marmara.