“Hiçbir şeyden çekmediği dünyada/ Nasırdan çektiği kadar” diyor Orhan Veli Kitabe-i Seng-i Mezar şiirinde. Herkesin bir çektiği ve çektirdiği var işte. Kimi nasırdan, kimi dilden.
Tarihte her zaman kendi devletine, milletine içten ihanet edenler olmuştur, olmaya da devam ediyor. Bizim de çekeceğimiz dert bundanmış.
Yurt dışına çıkar çıkmaz ülkesine sırtını dönenleri, bir anda bulunduğu ülkenin havasına, suyuna, taşına, toprağına hayranlığını dile getirenleri biz de ibretle izliyoruz.
Acaba böyle yapınca daha muteber olacaklarını mı sanıyorlar, Avrupa'nın gözüne girmenin yolunun buradan geçtiğine mi inanıyorlar, anlamak mümkün değil. Bunu başka bir ülke vatandaşında göremezsiniz.
Bir bakıyoruz siyaset dünyasından bir isim, bir bakıyoruz sanat, edebiyat dünyasından bir isim Avrupa'nın bir köşesinden doğduğu, büyüdüğü, ekmeğini kazandığı ülkesi hakkında atıp tutmaya başlıyor.
O iş başka bu iş başka demenin lüzumu yok. Bize ne gelirse içten geliyor. Malumdur ki dıştan gelecek her şeye hazırız. O zaten belli düşman. İçten içe içimizi oyanlardan çekiyoruz ne çekiyorsak.