16 Nisan yakla-şıyor. Çok gergin ve sert bir kampanya sürecinden sonra 4 gün içinde Türkiye yeni bir sürece girecek. ‘Hayır’ cephesi bu süreçte hep korkular üzerine oynadı. Bir ara Şili’de 1988’de Pinochet iktidarını oylayan referandumla ilgili bir filmi keşfedip ‘Artık pozitif kampanya yapacağız’ dese de bu vaat afişlerde CHP isminin olmaması ve güzel bir kız çocuğu fotoğrafının bulunması dışında bir değişiklik yaratmadı. Zaten ilham aldıkları Şili’deki kampanyanın reklam direktörünü Türkiye’ye getirdiklerinde Hayır’ın ne vaat ettiğini anlamadığını söylemek dışında bir şey yapmadı.
CHP’nin kavramı ‘muhafaza etmek’
Kısacası, CHP ‘muhafaza etmek’ üzerinden bir kampanya yaptı ve ‘Ne
olmamalı?’ sorusuna cevaplar üretti. HDP’ye girmiyorum, zira bir
süredir ağır yargısal süreçlerin öznesi olan yöneticileri ve hendek
siyasetinin yarattığı zarar nedeniyle bence ‘hayır’ cephesi
açısından doğru davranıp, arka planda kalmayı tercih etti.
‘Evet’ cephesi ise güvenlik, istikrar ve icraat olarak
özetlenebilecek kavramlar üzerinden bir kampanya süreci yürüttü .
‘Güvenlik’ başlığında o da korku siyaseti güttü. Terör örgütlerinin
‘hayır’ tarafında olduğuna işaret ederek seçmeni onlardan değil,
kendinden olmaya çağırdı. İstikrar ve icraat başlıkları ise bence
Ak Parti’yi esas anlatan ve referandumun neyi amaçladığını
göstermesi açısından en temel noktalardı. İstikrar güçlü, tek parti
dönemlerinin ülkeye neler kazandırdığını göstermek için kilit
kavram. Nitekim Ak Parti hükümetlerinin başarısının olmazsa olmazı
bu kavram. İstikrar sayesinde 2002’den beri ‘İcraat’lar
yapılabildi, ülke bu kadar ilerleyebildi. Ak Parti cephesi 1
olumsuz, 2 olumlu çağrışım üreten kavramı kampanyasının odağına
koydu. MHP ise daha ziyade ‘güvenlik’ boyutu üzerinden korku
siyaseti yaptı.
Bu tabloya bakacak olursak, pazar günü sandıkta mevcut sistemi
muhafaza etmeye karşı güvenlik-istikrar ve icraatı artırmayı vaat
edeni oylayacağız. CHP buna ‘Mevcuda karşı otoriter bir tek adam
rejimini oylamak’ diyor. Ancak otoriterlik ve tek adamlık Tayyip
Erdoğan’ın son 4 yıllık iktidarı boyunca çok sık yöneltilen bir
itham olduğuna göre ‘Demek ki mevcut sistem de bunu üretebiliyor, o
zaman ‘hayır’ neye karşı’ muğlaklığını beraberinde getiriyor...