Yasemin’in öğretmeni ödev vermiş. Anne-babanıza mektup yazın demiş. Artık unuttuk ama bilgisayar sayfasına değil, kağıda mektup.
Ben de bunun üzerine yıllardır yapmadığım bir şeyi yapmak, mektup kağıdı almak için çocukları kırtasiyeye götürdüm. Benim için nostalji, bizim bıdıklar için hayatlarında bir ilk…
Bu vesileyle hafızamda, üzeri kat kat örtülerle örtülüp gizlenmiş ‘mektup’ çekmecesi bir anda açılıverdi…
Bundan yaklaşık 30 yıl önce -yazarken bile insan kendine yabancılaşıyor- 30 yıl!- 14-15 yaşlarındayken hayatımda mektup diye bir kavram vardı. Mektup yazmak ve mektup almak başlı başına bir işti.
Şimdilerde 30 yaşında olanlar bile artık bilmez ama biz 40 yaşın üzerindekiler mektup arkadaşları olan insanlardık. İstanbul Erkek Lisesi’nde okurken arkadaşlarla aramızda müthiş bir rekabet vardı. Daha çok mektup arkadaşı edinme rekabeti…