Çocuklar Çengelköy’de her sabah 6’da uyanıp, 6.40’ta servise biniyorlardı. Sabit saat uygulaması inadından da vazgeçileceği yoktu. Bizim bıdıklar gözlerini açar açmaz "Anne bu gece de mi okul var?" diye sormaya başlayınca 3 yıl önce Beyoğlu’na taşındık.
O gün bugündür bazen hafta içleri bazen tüm hafta Galatasaray’ın tam ortasında oturuyoruz ve neredeyse her gün İstiklal’i, arka sokaklarını, Galata’yı, Cihangir’i karış karış yürüyorum. Beyoğlu’nun nabzını benden daha iyi tutan herhalde yoktur.
Bu derece aşina olduğum bir bölgeyi önceki gün Fatih Altaylı’nın köşesinde okuyunca gözlerime inanamadım.
Beyoğlu, geceleri Taksim Meydanı'nda çekirdek kabuğu denizlerinin oluştuğu, arka sokaklarına Suriyeli çetelerin hakim olduğu bir yer haline gelmiş de her gün ve gece o sokakları gezen benim mi bundan haberim yok?
İstiklal Caddesi ve Beyoğlu, Gezi olaylarının merkezi olması sebebiyle 2013’te ciddi bir travma yaşadı. Devlet de o bölgeye biraz sırtını döndü. O dönemden sonra uzun bir süre cadde kan ağladı. Birçok mekan kapandı, köhnedi. Hatta o dönem belediye başkanı olan Ahmet Misbah Demircan el ayağın çekilmiş olmasından istifade İstiklal’i kazdırdı, ciddi bir altyapı çalışması yaptırdı. Hatırlarsınız bir dönem kazılar nedeniyle caddede neredeyse yürümek imkansız hale geldi.