Önceki gün Adana’da Alparslan Kuytulcuların eylemine yönelik aşırı sert polis müdahalesi görüntüleri medyaya düştüğünde hakikaten inanamadım. Hele başörtülü bir kadın polis memurunun elindeki copu başka bir başörtülü kadına tüm gücüyle vurması vardı ki… Çok üzüldüm.
Kuytulcuların tuhaf bir provokatif örgütlenme olduğu kanaatindeyim. Amaçları nedir gerçekten anlayabilmiş değilim. Konunun uzmanı bir akademisyenin "Alparslan Kuytul olayı"nı Habertürk TV'de objektif izah etmesini isterdim.
2020’de bile Gülen'in yurtdışındaki kanalına bağlanıp, 15 Temmuz askeri darbesinin mimarı olan Fetullah Gülen'i açıkça öven bir kişi Kuytul. Oysa Fetullah Gülen'in 15 Temmuz askeri darbe projesinin tam ortasında olduğunu Gülenist kökenli gazeteci Ahmet Dönmez gibi isimler de cemaat içinden kaynaklara dayanarak ortaya koyuyor. (Bu arada Ahmet Dönmez'in yaşadığı korkunç saldırı da dikkatle incelenmeli. Kim yapmışsa ortaya çıkarılmalı. Çok karanlık bir olay.)
Ancak tüm bunlara rağmen silahsız bir gruba polis şiddeti kabul edilemez. Geldiğimiz nokta bu olamaz. Devletin, Alparslan Kuytul gibi ya da Adnan Oktar gibi isimlere karşı teyakkuzda olması gayet doğaldır ama onların destekçisi silahsız insanlara hukukun dışına taşarak gaddar davranmak asla doğru değil. Bu arada Adnan Oktar'ın "yol"unu bulduğu ve yakında serbest kalarak yeniden örgütleneceği söylentileri yargı camiasında aldı başını gidiyor. Oktar'a operasyon yapıldığında iktidar medyası ve özellikle Akit Medya Grubu çok dik ve korkusuz bir duruş sergilemişti. Şimdi ne oldu da suskun durumdalar? Adnan Oktar örgütünün "masum bir İslami oluşum" olduğu yönünde yargı kararları çıkmaya başladı.