Sabahtan beri bir hastane odasından dışarıda yağan yağmuru izliyorum. Yoldan durmaksızın ambulanslar geçiyor. Hava puslu, gündüz de olsa farlar açık. Her damla o farların ışığında paramparça oluyor. Bir Kieslowski filminin içindeyim sanki. Dumanlı, gri, şiirsel bir sıkıntı... Annemi günün ağarmasına saatler kala ameliyathaneye aldılar. Biraz önce odaya döndü. O uyuyor, ben yazıyorum. Dermanı olmayan bir dert değil çok şükür. Yıllardır ihmal ettiği dizler artık alarm veriyordu. Öyle büyük bir acıyı bizden gizlemiş ki bunca zaman... Sol diz, sağ diz ve kalçalar. Hepsi birden tamire muhtaç. Şimdilik tek dize protez yapıldı. Zaman içinde diğer diz ve kalçaya gelecek sıra. Biraz önce ameliyatta taktıkları metali gösteren röntgen de geldi. Gözlerime inanamadım. Bacağın içinde kocaman iki parça var artık. Sonrasında diğer diz ve kalçalarda da olacak bunlardan.