Çok zor bir yıl geçirdik. Yaz başlıyor. Turizmin toparlanması şart. Bu hafta 3 günü dünya harikası Kapadokya’da, muhteşem Kayakapı Cave Otel’de geçirdim ve açıkçası, Ürgüp-Göreme-Uçhisar arasında dolaşırken çok üzüldüm. Bu bölgede birçok tesiste kaldım, Kayakapı tartışmasız en iyisi. Onun gibi dünyanın farklı noktalarından belirli müşteri profiline hitap eden tesisler bir şekilde yoğunluğunu koruyor. Öte yandan, bölgede turist sayısı parmakla gösterilecek kadar azalmış. Çok şükür iç turizm canlı. Türkler bir şekilde çarkın dönmesini sağlıyorlar ancak yeniden Batılı turisti Türkiye’ye çekmemiz şart.
Kapadokya mucizesi
Peribacaları, mağara kiliseler, Ihlara vadisi, Uçhisar Kalesi
dünyanın sayılı mucizelerinden. Çocukluğumun yazlarını geçirdiğim
bu topraklara ne zaman gitsem doğanın kudreti karşısında bir kez
daha nefesim kesiliyor. Hele bu defa ‘Hayalgücü Vadisi’ni
dolaşırken ünlü mimar Antoni Gaudi’nin buradan esinlendiğine emin
oldum. Gündüz doğa ve tarihin müthiş zenginliği, akşam birbirinden
yaratıcı mağara otellerde konaklama, Kapadokya şarapları, Türk
geceleri... Bu masal nasıl bu kadar yalnız bırakılabilir? Yalnızca
Avrupalı değil, Amerikalı, Japon, Rus, herkesi yeniden buraya
çekmemiz şart...
Yalnızca Kapadokya’ya değil elbet. Yaz demek deniz-güneş sezonunun
açılması demek. Deniz-güneş sezonu deyince de yabancı turistin
aklına ilk olarak Antalya gelir. Ancak Antalya turizmini teşvik
etmek, canlandırmak önemli derken bir de bakıyorum, medyada bazı
‘laikçi’ refleksler yeniden hortlamış, kendi ülkesinin ayağını taşa
vurdurmaya çalışıyor!
Yine o kafa devrede
Cuma günü birçok gazetenin internet manşetlerinde “Antalya’da
turizme darbe”, “Turizmin merkezinde içki yasağı” gibi başlıkları
görünce eyvah, dedim, yanlış bir karar mı alındı? Antalya’da içki
mi yasaklandı? Bu nasıl olur? Sonra haberlerin içeriğine baktım,
onunla da yetinmedim kararın arkasındaki isim olan Antalya Emniyet
Müdürü Celal Uzunkaya’ya ulaştım ve meselenin ne olduğunu
öğrendim.
Başta Antalya Kaleiçi olmak üzere şehir merkezindeki özellikle
belli noktalardan akşamları sokaklarda içki içildiğine, içki
şişelerinin etrafa atıldığına, içki içenlerin gürültüsünün
rahatsızlık yarattığına dair hem Antalyalılardan hem de
yerli-yabancı turistlerden uzun süredir şikâyet geliyormuş. Bunun
üzerine zaten yürürlükte olan 4250 sayılı ‘İspirto ve ispirtolu
içkilerin inhisarı kanunu’ ve kabahatler kanununun ilgili
maddelerine dayanarak bir düzenleme yapılmış. Buna göre kamuya açık
alanlarda içki içmekle ilgili bir cezai sorumluluk getirilmiş.
“Peki, restoranlar, oteller, barlar ile ilgili bir düzenleme, bir
yasaklama getirildi mi?” diye sordum. “Kesinlikle hayır, bırakın
turizme darbe vurmayı, turizmin önünü açmak, asayişi
kuvvetlendirmek için Türkiye’de zaten birçok ilde olan bir uygulama
için düzenleme yaptık” cevabını aldım.
Batı’da çok daha katı uygulamalar var
ABD’de, Avrupa’da birçok şehirde kamusal alanda içki içmek
yasaktır. Hele ABD’de öyle yasaklar vardır ki şaşar kalırsınız.
Mesela birçok şehirde elinizde bardakla barda kapı önüne dahi
çıkamazsınız, otellerde saat 22’den sonra içki satın alamazsınız,
Washington’da elinizde