Cumhur-başkanı Erdoğan ile birlikte Türkmenis-tan’dayız. Cuma öğleden sonra 4’e doğruİstanbul’dan havalandık. 3.5 saatlik uçuştan sonra başkent Aşkabat’a vardık. Hava buz. Eksi 2 derece. Alanda uzun bir bekleyişin ardından otele doğru yola çıktık. Çıkar çıkmaz da kendimizi bir ışık huzmesinin içinde bulduk. Geceyi gündüz gibi aydınlatan, binaları tamamen ışıkla giydirilmiş caddelerden geçerek kalacağımız yere vardık.
Türkmenistan dünyanın en zengin doğal gaz yataklarına sahip ülkelerden biri. Ancak mevcut kaynaklarının bir kısmını çıkarabiliyor. Rusya’nın hegemonyası nedeniyle gazını özgürce satamıyor. Altyapısı olsa, gazı çıkarabilse birçok denge değişecek... O nedenle ülkedeki en bol şey gaz ve ondan üretilen elektrik. Adeta elektrikle yıkanmış bir şehir Aşkabat.
Bomboş ve apaydınlık yollardan geçerek otelimize ulaştık. Kaldığımız otelin ismi Olimpia ve neredeyse ilk misafirleri biziz. 2017 Asya olimpiyatları Türkmenistan’da yapılacak. Bu nedenle ülkede büyük bir çalışma var. Aşkabat’ın ortasına bir ‘Olimpiyat Köyü’ inşa etmişler. Bu otel de olimpiyatlar hedeflenerek yapılmış. Yapan da burada 20 yıldır iş yapan ve aynı zamanda Türkmenbaşı’nda ülkenin en havalı oteli olan ‘Yat Kulübü’nün sahibi Türk şirketi Polimeks. Her şey öyle yeni ki... Bana verdikleri oda benim için açılmış olmalı ki televizyonu açıp kapama ayarını dahi henüz yapmamışlardı.
Bakmak serbest dokunmak yasak
Ancak dışarıdan ışıl ışıl görünen Aşkabat adeta bir hayalet şehir. Bomboş sokaklardan geçerek otele varıp, karşımızdaki ışıklı binaları keşfe çıkmak istediğimizde bizi durduranlardan o korkunç gerçeği duyduk: Gece 11’den sonra ülkede yabancılar için sokağa çıkmak yasak! Yalnızca karşıya geçsek? Yok! Bakkaldan sakız alsak? İmkânsız! Peki ya Türkmenler? Onlar isterlerse çıkabilirler ama pek kimse çıkmaz buralarda…