Babam bugün hayatta olsa, her zamanki ölçülü tavırlarının içine uydurmaya zorlanırdı mutluluğunu. Gazeteciliğe beni o teşvik etti, yazmaya o yönlendirdi. Hiç unutmuyorum, ben 8, kardeşim Lalehan 7 yaşındaydık. Elinde 2 kaplı defterle gelmişti, “Bundan böyle bunlar sizin. Bana ve annenize anlattıklarınızı buraya yazın” demişti. Çocukluğun pırıl pırıl hayal gücü ile neler yazmıştık neler...
İşte şimdi Habertürk’te yeni bir yolculuğa çıkıyorum. Babamı çok mutlu edecek bir yolculuk. Bir şeyleri yıkmak değil, yapmak için yazmaya gayret edeceğim. Doğru bulduğumu açıkça dile getirecek, yanlış bulduğumun düzeltilmesi için çalışacağım. Sizlere buradan gördüğüm Türkiye’yi, dünyayı, hayatı anlatacağım.
Babamın defterinin üzerinden uzun yıllar geçti ama onun hayata karşı iyimser merakı ve bize öğrettiği “iyiyi bulma” gayreti yerli yerinde duruyor. Buna eşim Rasim Ozan’ın cesareti, kararlılığı ve motivasyonunun bana verdiği gücü de eklemek gerek. O olmasa çoğu kez, çoğu yerde pes ederdim herhalde...