FETÖ hepimizin ortak düşmanı. Marjinal bazı isimler hariç, bu ülkede yaşayan 80 milyonun nefret etmekte ittifak ettiği tek konu Fetullah Gülen meselesi. Fakat hepimizin birleştiği bu konuda bile toplum olarak birbirimizi yiyerek Gülen’in ekmeğine yağ sürüyoruz. Türkiye içinde onu ve örgütünü toplumun tamamı mahkûm etti. Bu iş bitti. Ama yurt dışında, içeride yaşanan yanlışlıklar yüzünden Gülen yeniden toparlandı ve yine kara propaganda faaliyetlerini artırarak yeni bir oyun kuruyor. Bu oyunun millet ve devlet olarak farkına varmak zorundayız...
Son iki haftadır ısrarla yazıyorum: Sözcü operasyonu ve
tutuklamaları gibi işler Fetullah Gülen’in şu anki örgütsel
stratejisi bağlamında tam istediği gelişmeler. Oğuz Güven, Musa
Kart, Turhan Günay gibi insanların FETÖ’den tutuklu olması Gülen’i
bayram ettiren olaylar. Hâkimler ve savcılara bir kez daha
sesleniyor hatta yalvarıyorum: Lütfen hep birlikte Türkiye’nin
yararını, Gülen’in zararını gözetelim, düşünelim, hesap edelim...
Onların oyununu bozalım. Bu ülkede gerçek bir devlet aklına
ihtiyacımız var.
Yeni HSK’dan umutluyum
Kuvvetli bir şekilde ‘Evet’i desteklediğim 16 Nisan referandumu sonucu oluşan HSK’nın yeni üyelerinden bu konuda umutluyum... Yaşar Şimşek, Mehmet Ademoğlu, Alp Arslan, Cafer Ergen, Ali Cengiz Köseoğlu, Songül Yazar, Hamit Kocabey, Mehmet Yılmaz, Halil Koç, Hüseyin Şahin ve Mehmet Akif Ekinci’ye yeni görevlerinde başarılar diliyorum. FETÖ ile mücadele gibi hayati bir görev çok özenli götürülmeli ki Gülen’in ekmeğine yağ sürülmesin. Yeni HSK’nın, hâkimleri ve savcıları doğru yöne sevk edeceğine inanıyorum. Bundan önceki HSYK’nın Başkanvekili sıfatı ile Mehmet Yılmaz’ın FETÖ ile hukuk içinde kalarak kararlı ve cesur mücadelesine tanık olduk. Gerçek bir hukukçu olan Yılmaz yeni dönemde de HSK’da devam ediyor. Türkiye’nin FETÖ’yü mağlup ederek gerçek bir hukuk devletine dönüşmesine katkıda bulunacağına inanıyorum.
Hem HSK’nın, hem de hâkimlerin ve savcıların örgütün güncel stratejisini ve oyun planını iyi takip etmesi görevlerinin bir parçası olmalı. Örneğin Gülen’in şu anda bütün yurt dışı propaganda faaliyeti “FETÖ diye uydurma bir bahaneyle tüm muhalifleri tutuklayacaklar” cümlesiyle özetlenebilecek bir strateji. Bu tuzağa düşmemek gerek! 15 Temmuz vahşetini organize etmiş Gülen ve örgütünün elinden tüm kozları almak tamamen Türk yargısının elinde...
Gidişattan endişeliydim ve maalesef...
Bu gün geldiğimiz toplumsal durumu 12 Ekim 2016’da maalesef aynen yazmıştım. O yazının başlığı “Gidişattan endişeliyim “ idi. Muhalefetin sorumsuzca başlattığı “FETÖ’den Ak Parti mensuplarını içeri attırma” kampanyasına karşı tepkilerin geleceğini ve işin çok kötü yerlere gideceğini ifade etmiştim. Haklı çıktığım için çok üzgünüm. Bu yazıdan kritik bazı yerleri alıntılamak isterim...
“FETÖ ile mücadele gibi hepimiz için hayati önemde bir konu hem siyaset hem medya camiasında her geçen gün sulandırılıyor ve bu işin sonu kötüye gidiyor.”
“Fakat maalesef uyarıları dinleyen yok. Hem Ak Parti hem de CHP aktörleri ortak zeminde buluşup FETÖ’ye karşı beraber mücadele ruhunu çoktan kaybettiler ve birbirlerini avlama ve tutuklatma yarışına girdiler.”
“Peki, bu birbirini ‘içeri attırma kampanyası’ çılgınlığı nasıl ortaya çıktı? Ağustos ortasından itibaren CHP’li siyasetçiler ve muhalif çizgideki medya aktörleri Ak Parti’yi ve çevresini FETÖ’cülükle suçlamaya ve 2013 öncesi yaptıklarından ötürü en nihayet tutuklanacaklarını ima etmeye başladılar.”
“FETÖ’den ülkeyi kurtarmış lider Tayyip Erdoğan’ı bile FETÖ’den tutuklatmayı isteyecek bu çılgınlık ortamı, Ak Parti nezdinde de karşılığını buldu. Bu sefer de CHP’nin ve Erdoğan muhaliflerinin 2013-16 arası FETÖ ile ortaklığı somut kanıtlarıyla hükümete yakın medyada yayımlanmaya başlandı. Bu sefer de Ak Partili siyasetçiler ve muhafazakâr gazeteciler savcılara sesleniyor ve isim isim tutuklama istiyordu.”