İçimdeki öfkeyi, utancı ve çaresizliği nasıl yöneteceğimi bilemediğim için kilitlenip kaldım sevgili okurlar.
Emine Bulut cinayetini yazmayı önce vicdanım reddetti. Olan
olmuş, bu utanç
sen, ben ne yazarsam yazayım orada duruyor. Zavallı, çaresiz laflar
kendi
vicdanlarımızı soğutmak dışında neye yarar?
birtakım bahaneler buluyoruz. İşsizlik, içki, kumar, psikolojik
rahatsızlık… Yani aslında her cinayetten sonra fark etmeden
canileri aklama faaliyetine girişiyor medya, siyaset, yargı
üçgeni. İçim kaldırmıyor bu gidişi…
Ama sonra, bu sabah bir de Gazantep’te henüz doğum yapmış ve
boşanma
aşamasında olan bir kadının, kocası tarafından hastanede
bıçaklandığını
okuyunca yüzlerce kez oturup kalktığım masamın başına döndüm ve bu
yıl 8 Mart Dünya Kadınlar Günü için yazdığım şu satırları arşivden
çıkardım: