Bundan 5 hafta önceydi. Yağmurlu bir akşamüzeri. Bebek’te sözleştiğimiz kafenin kapısından girdim.
Prof. Dr. Ayşe Buğra ile burada buluşacağım.
Boğaziçi Üniversitesi yıllarından tanıdığım bir hoca…
Kimi fikirlerine katılmasam da entelektüel duruşuna çok kıymet verdiğim, saygın bir akademisyen benim için Ayşe Buğra.
Ben liberal-demokrat çizgide bir yazarım. Ayşe Hoca ise liberalizmin muhalifi, solcu bir iktisatçı oldu tüm akademik yaşamı boyunca.
Babası da benim geç de olsa eserleriyle tanıştığım çok kıymetli bir edebiyatçı. Su gibi akan romanların yazarı.
Aynı zamanda soğuk savaş döneminin koyu anti-komünist ve milliyetçi-sağcı polemikçisi Tarık Buğra.