Türkiye 31 Mart 2019 yerel seçimlerine kilitlendi. Sanki bu seçimler Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti için "Tamam mı devam mı" seçimi olacak havası yayılmaya çalışılıyor. Bu da her iki tarafta müthiş bir gerilim yaratıyor. Ne ilginç bir tesadüf ki bu yazıya oturduğum sırada Kemal Kılıçdaroğlu "Seçimleri öne alalım" çağrısı yaptı. Benim de kulağıma son günlerde AK Parti içinde farklı noktalardan aynı şey geliyor: Cumhurbaşkanlığı seçimini ya parlamento seçiminden ayırarak (bunun için bir Anayasa değişikliği gerekiyor) ya da parlamento seçimleriyle birlikte 12 Ağustos 2018'de yapmak. Bu seçenek telaffuz ediliyor. Böyle yapılırsa çok büyük bir sürpriz olmazsa Tayyip Erdoğan yeniden cumhurbaşkanı seçilir. Öte yandan bir varlık mücadelesine dönen yerel seçimler rahatlar. 31 Mart'a çok daha huzurlu bir ortamda gidilir. Eğer parlamento seçimleri ayrılıp, parlamento seçimleri 3 Kasım'da yapılırsa bu, başta MHP olmak üzere muhalefeti de rahatlatır. Şayet "Henüz ilk kez uygulanacak yeni sistemde bir değişiklik yapmak doğru olmaz" fikri hâlâ ağır basarsa, 12 Ağustos 2018'de hem parlamento hem cumhurbaşkanlığı seçimleri birlikte yapılır ve sonrasında 31 Mart yerel seçimlerine gidilir.
BELEDİYE BAŞKANLARI MESELESİNDE BURAYA NASIL GELİNDİ?
Melih Gökçek pazartesi günü 19.30 sularında haftalardır süren tartışmalara nokta koydu ve Twitter’dan cumartesi istifa edeceğini açıkladı. Bu haberi vermeden 20 dakika önce ben haberi bizzat kendisinden aldım ve haberturk.com’da duyurduk. Günlerdir beklenen görüşme gerçekleşmiş ancak sonuçta bir değişiklik olmamıştı. Peki buraya nasıl gelindi? Size bugün sürecin başından itibaren kendi şahitliklerimi ve belediye başkanlarıyla ilgili AK Parti’nin stratejisini yazacağım...