Diyanet son zamanlarda art arda birçok haberle gündemde oldu.
Alo Fetva olarak bilinen platforma gelen provokatif soruya verilen
talihsiz cevap, Diyanet İşleri Başkanı’nın cemevleriyle ilgili bir
sözünün yorumları, Mercedes meselesi gibi olumsuz başlıklarla
olduğu kadar Diyanet İşleri Başkanı’nın Suudi Arabistan ve
İran’daki önemli temasları ve DAEŞ’e yönelik hazırladıkları
kapsamlı rapor da epey konuşuldu.
Dün sabah Başkan Prof. Dr. Mehmet Görmez dar bir gazeteci grubuna
Beşiktaş’taki Ertuğrul Tekkesi’nde bir kahvaltı daveti verdi. O
grubun içinde olanlardan biri de bendim. Uzun yıllar metruk bir
şekilde bekleyen tekke 6 yıl boyunca bir restorasyon sürecinden
geçmiş, çalışmalar 4 yıl önce tamamlanmıştı. Her soruya büyük bir
tevazu ile cevap veren, çok nazik ve hassas bir insan olan
Görmez’in bu nezaketinin altında medyanın yaklaşımının onda
yarattığı kırgınlık fark ediliyor.
Nitekim son günlerde gündemde olan tartışma konularına girince
“Medyada çok aşağılanıyoruz, çok rahatsızız. Örneğin son fetva
hadisesinde yaşananlar... Bizi tüm ailelere, kız çocuklarımıza
mahcup edecek bir haber önceden üretiliyor. Dine mesafeli olanlar
olabilir. Ama Diyanet üzerinden dini ve dindarları mahcup etme
gayretinden vazgeçilmeli” dedi. Burada o cevabı veren görevlinin
işine hemen ertesi gün son verildiği notunu düşmemiz gerek.
Kılıçdaroğlu’nu aradım
Özellikle Alevi meselesinin üzerinde uzun uzun durdu Görmez. Zira
“Cemevleri kırmızı çizgimizdir” başlığıyla gazetelere yansıyan
açıklaması Alevi derneklerinden çok tepki çekti, Meclis’e konuyla
ilgili birçok soru önergesi verildi. Onun bildiğimiz liberal,
kucaklayıcı çizgisiyle de tezat oluşturan bir açıklama gibi
yansımıştı bu. ‘Kırmızı çizgi’ açıklamasının detaylarını sorduk.
Dedi ki: “Alevilik İslam dışı gibi gösteriliyor. Almanya gibi,
Vatikan gibi bunu destekleyen ülkeler de var. Bu bağlamda cemevi de
başka bir dinin mabedi gibi gösteriliyor. ‘Bunlar bizim kırmızı
çizgimiz’ dedim. CHP’den bu konuda Meclis’e soru önergeleri gelince
Kemal Bey’i de (Kılıçdaroğlu) aradım. ‘Beni rahatsız eden bir yan
yok söylediklerinizde’ dedi.”
Diyanet’teki değişim
Diyanet’in Alevi meselesine yönelik kendini yenileme çabasını da
anlattı Diyanet İşleri Başkanı. Süreç 2003’te başlamış. Cami içinde
ve dışında kullandıkları dili gözden geçirmeye, özellikle Alevi
vatandaşların yoğun olarak bulunduğu illerde hizmet veren personeli
özel bir eğitimden geçirmeye başlamışlar. Ve bu eğitimi Alevi
inancına mensup kişiler vermiş. Kütüphane-lerdeki Alevi-Bektaşi
klasikleri tespit edilmiş. Bu eserlerin birçoğuna sahip
Arnavutluk’un kütüphanesinden önemli bir kısmı temin edilmiş ve
Diyanet Yayınları tarafından basılmış.
Bugün Türkiye’de Mürşid ve Pir Ocakları olarak ikiye ayrılan Alevi
ocaklarının geleneğinden gelenler yerine örgütlü derneklerin öne
çıktığını söylüyor Görmez. Maalesef Alevilik konusunda Alevi
dernekleri arasında önemli görüş ayrılıkları var ve bu büyük bir
kakafoniye sebep oluyor.