Geçen hafta bu köşede istanbu Erkek başta olmak üzere elit kabul edilen liselerimizde neler oluyor sorusuna cevap aramıştım. Bu gün ise Türk eğitim sistemine, daha doğrusu, sistemsizliğine dair çok daha temel tespitlerimi yazmak istiyorum. Geçen hafta da hatırlattığım gibi, ben de Türkiye’nin en yüksek puanla girilen elit okullarından olan İstanbul Erkek Lisesi’nden mezunum. Yine Türkiye’nin en yüksek puanla girilen elit üniversitelerinden Boğaziçi’ni bitirdim. Peki, ben ve buradan mezun olanlar bu çok itibarlı iki okulda evrensel seviyede kaliteli bir elit eğitim mi aldılar? Hiç kendimizi kandırmayalım...
Türkiye’nin en elit zannedilen okullarında bile eğitim-öğretim kalitesi hiç de öyle elit değildir. Bu okullardan mezun olduğu halde Almanca ve İngilizceyi bir resepsiyonist seviyesinde bilen hatta onu bile bilmeyen çok insan tanıyorum. Aynı düşük seviye temel doğa bilimleri ve sosyal bilimler için de geçerli. Felsefe ve edebiyat alanında ise durum fecaattir. Elit denilen okullar bu haldeyken varın geri kalan normal okullarımızdaki korkunç vaziyeti siz düşünün. Kısacası, genel manzara bu kadar berbat. Oysa elit okul dediğimiz olgu öğreteceği dili ya da dersi öğrenciye muhakkak öğreten ve eğer talebe öğrenmiyorsa da o talebeyi mezun etmeyen okula denir. Dünyada böyle elit okulların örnekleri vardır. Maalesef Türkiye’nin hiçbir lisesi ve üniversitesi bu anlamda elit okul değildir...