Dün yani Pazar günü Galatasaray Nef Stadı'ndan saat tam üçte içeri girerken yolun karşı tarafında dizi dizi AK Parti belediyeli otobüsler sıralanmıştı, içlerinden bir kısmı yolcularını indirip stada sokmuş, bir kısmı peyderpey indiriyordu. Kadınlar, yaşlılar, gençler... Yüzlerce kişiyi yürürken görünce "Kim bilir içerideki izdiham nasıldır" diye geçirdim içimden. Biz gazetecileri protokol kapısından aldılar ancak sıkı kontrol ve güvenlik kontrollerinin ardından. O nedenle kalabalığa karışmadan kendimi stadın localarında buldum. Futbolla hiç alakam olmadığı için bu stada ilk gelişim. Galiba yıllar önce bir kez de Ali Sami Yen'e gitmiştim.
Dışarıdaki araç ve insan yoğunluğundan bir büyük kalabalığın içine düşeceğimi sanırken kendimi son derece sakin bir ortamda buldum. Orta alanda çay-kahve-kurabiye-sandviç ikramlarının yapıldığı salonda öbek öbek gruplar vardı ama hiçbir kargaşa yoktu. Partilileri ve vatandaşları farklı kapıdan alıp, herkesi kendi bölümüne yönlendiriyorlarmış.
GAZETECİLERİN İLGİSİ NASILDI?
Esas şaşkınlığı medyaya ayrılan bölüme girince yaşadım.
Günlerdir lansmanı yapılan, muhalif gazetecilerin de davet edildiği söylenen etkinlikte birçok medya mensubu ile karşılaşacağımı düşünürken karşıma üçte ikisinden çoğu boş bir tribün çıktı.
Muhalif gazeteci grubundan Ruşen Çakır, Çağlar Cilara ve Hasan Basri Akdemir dışında kimse yoktu.
Belki ilerleyen saatlerde sayı artar diye bekledim ama artmadı. Benim kaçırdığım birkaç kişi olabilir ama Türkiye’nin Yüzyılı toplantısından dahi az bir katılım vardı muhalif cenahtan.