21 yıllık gazetecilik hayatımda yaptığım her şeye dair eleştirileri kabul ederim ama röportajlarımın otantikliğini asla sorgulatmam. Senelerdir Mesud Barzani, Avusturya Cumhurbaşkanı Heinz Fischer, Yunanistan Cumhurbaşkanı Konstandinos Stefanopulos, Lübnan Cumhurbaşkanı Emil Lahud, İsrail Cumhurbaşkanı Moşe Katsav ile kendi dönemlerinde, Ukrayna Cumhurbaşkanı Petro Poroşenko ve Afganistan Devlet Başkanı Hamid Karzai ile yakın geçmişte, merhum Süleyman Demirel, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Türkiye'nin neredeyse önde gelen tüm aktif siyasetçileri, aşiret liderleri, dini liderler, AB'nin önde gelen isimleri, ABD'nin ünlü başkan danışmanları Zbigniew Brzezinski, Brent Scowcroft gibi, Richard Perle gibi Amerikan siyasetinin önemli isimleri, Amsterdam'ın Kırmızı Sokak sakinleri dahil, burada unuttuğum sayısız başka isim, her siyasi çizgiden, en tepeden, en aşağıya her sosyal gruptan ve ülkeden, faili meçhul acısı yaşamış ailelerden, depremde her şeyini kaybetmiş insanlara kadar yüzlerce kişiyle röportaj yaptım. Bugüne kadar bırakın bu röportajların kendisi, içlerindeki tek bir cümle dahi "Söylendi mi, söylenmedi mi, gerçek mi değil mi" diye...