Bundan tam 10 yıl önce, Ocak 2008'de kaçırdığım bir fırsata hâlâ hayıflanırım. Bir uluslararası organizasyonun davetlisi olarak Washington'da bulunuyordum ve soğuk ve yağmurlu bir sabah, kaldığım Dupont Otel'de Seymour Hersh ile sözleşmiştik. Efsanevi gazeteci Seymour Hersh! Son derece ukala, fevkalade soğuk mizaçlı biridir, ama ortak bir arkadaşımız sayesinde röportaj teklifimi kabul etmişti ve kaldığım otele kadar gelecekti. Ben ne yaptım? Gençlik mi desek, toyluk mu... Bir gece önceki yemekli programın çok uzamasına müsaade ettim ve yorgun, uykusuz, hazırlıksız, kısacası süklüm püklüm Hersh'ün karşısına çıktım. ABD'nin Türkiye'deki gizli üsleriyle ilgili birkaç önemli şey söylemişti ama hepsi bu. Doğru düzgün soru soracak enerjim ve hazırlığım yoktu. Bu fırsatı kahvaltı salonunda ortaya çıkan fare üzerine kopan fırtına ve DC dedikodularıyla heba ettim. O gün bu gündür içimde ukdedir soramadığım sorular. Halbuki Vietnam Savaşı sırasında Amerikan ordusunun yaptığı My Lai Katliamı'nı ortaya çıkaran gazetecidir Hersh. Freelance çalışırken 1969'da haberi patlatmış, bir anda yer yerinden oynamış, büyük küçük bütün gazetelere konu olmuştu. Daha sonra uluslararası bir figür haline geldi.