Geçtiğimiz çarşamba günü yayımlanan Fidel Castro yazıma gelen tepkiler beni hiç şaşırtmadı maalesef. Maalesef diyorum, çünkü sol kesimden nesnellik beklemek hâlâ bir ütopya. Tam da tahmin ettiğim gibi, Castro’nun ölümü Türk solunun özgürlükçülük ve demokratlık konusunda nasıl riyakâr olduğunu gösterdi. Öte yandan, Türk sağında da ne kadar fazla Fidel hayranı olduğu ortaya çıktı. Türk solunun ‘Fidel kültü’ne tapındığı zaten biliniyordu da Türk sağının tavrı bence şaşırtıcıydı. Zamanında anti-komünizm uğruna ne nutuklar atmışlar, şimdi ise komünist bir diktatörü alkışlıyorlar. Al birini vur ötekine! Totaliter zihniyetin solu-sağı yok. Hepsi aynı kafa... Sadece dış boyaları farklı...
Dünya çapında tanınan, saygıdeğer sosyal bilimci Prof. Dr. Şükrü
Hanioğlu Sabah’ta Castro üzerine mükemmel bir makale yazdı.
Muhakkak okumanızı tavsiye ederim. ‘1990’dan beri Uluslararası Af
Örgütü’nün ziyaretine izin verilmeyen, bireylerin neden
gösterilmeksizin altı aya kadar gözaltında tutulabildiği, ...basın
özgürlüğünden bahsedilemediği için sansüre ihtiyaç duyulmayan,
farklı cinsel tercih sahiplerinin “ıslah edilme merkezleri”nde
“düzeltilmeye” çalışıldığı, muhaliflerin toplantılarına izin
verilmeyen bir ülkenin diktatörünün ardından “Commandante Fidel”
romantizmi ötesine geçebilen yorum yapılamaması söz konusu sol
açısından dilinden düşürmediği pek çok kavramın hamaset ötesinde
anlam taşımadığını ortaya koymaktadır’ diyor Hanioğlu.